Enneagram Tip 1 nolu kişiliğin özellikleri | Hakikatim

Tip 1 Özellikler

Tip 1 Özellikler
REFORMCU
Başlıca Özelliği:                      Hınç
Üst Zihin Düzeyi:                   Mükemmellik
Kalp Tutkusu:                        Öfke İçerleme Yargılama
Erdemi:                                   Dinginlik
Cinsel:                                     Kıskanç
Sosyal:                                     Uyumsuz
Kendini Koruma:                   Tasalı (Endişeli)
 
İlkeli, Amaçlı, öz-kontrol sahibi, Kusursuzluğu Arayan Kişi
Tip 1 de hayatındaki her şeyin mükemmel olmasını ister. İçsel süreçte çoğu zaman model olarak da kendini alır. Hatta başkalarını kendi kişiliğinde memnun olmadığı özellikleriyle yargılar. Ya da kendi kişiliğinde var olan özelliklerle beğenir. Mükemmeliyetçi/Reformcu Tin de motivasyonu da, mükemmel formu aramak her daim iyiyi aramak, kendine dönük olmak çevresinde şekilleniyor.
Birler, yaşamın zor olduğuna ve rahatın hak edilmesi gerektiğine inanırlar. Onlara göre, erdem kendi içinde değerlidir ve zevk, ancak yapılması gereken işler yapıldıktan sonra düşünülebilecek bir konudur.
Mükemmeliyetçiler genelde zevki yadsıdıklarının farkında olmazlar. “Yapmak zorunda oldukları” ve “yapılması gereken” ile o denli meşguldürler ki yaşamdan ne istediklerini kendilerine nadiren sorarlar. Doğal istekleri gençliklerinde onlara yasaklanmıştır, böylece onlar da dikkatlerini doğru olanı yapmak üzerine odaklayıp arzularına ket vurmayı öğrenmişlerdir.
Daima kendilerini geliştirmek isterler ve aşırı kompülsif Birler, rahatlama zamanlarının çoğunu daha iyi bir insan olmaya çalışarak harcarlar. İşe giderken otobüsteki oturma biçimlerini bile bir hâl ve durum egzersizine dönüştürürler. Yemek, her lokmayı on kez çiğnemektir. Boş zaman, yapıcı ve eğitici bir şeylerle doldurulması gereken zamandır.
Birler, bizim ancak ciddi bir suç işlediğimizde hissettiğimiz iç eleştiriyi, tüm yaşamları boyunca hissettiklerini söylerler. Düşüncelerinin bir bölümünde, her zaman kendisini yargılayan bir ses vardır. Bu sesin kendi içlerinden geldiğini bilirler, ancak yine de sanki bu ses dışarıdan geliyormuş gibi kendilerini baskı altında hissedebilirler. Bir, ne düşünürse düşünsün, ne yaparsa yapsın, iç eleştirmeni onu yargılar. Örneğin, ders verirken içindeki ses ona sürekli “Bu konuyu daha açık bir şekilde anlatabilirdin, sesin genzinden çıkıyor, kendine gel” gibi yorumlarda bulunabilir. Çocukluklarında yaşadıkları eleştiri korkusu, içten içe bütün düşüncelerini, sözlerini, davranışlarını izleyen bir gözetim sistemi kurmalarına neden olmuştur.
Güçlü Tarafları
Birler kendilerini, harcadıkları emeğe değecek hedeflere adarlar. Bir hedefin doğruluğuna ya da bu doğrultuda çalışan insanların iyi niyetine inandıklarında, başkaları elde edecekleri kazançlar için çalışırken, onlar iyi yapılmış bir işin vereceği doyumla yetinirler. “Ben senden daha iyiyim” şeklinde can sıkıcı bir yaklaşıma da dönüşebilen nörotik iyi-olanı-yap gereksinimi, gelişmeye yönelik sürekli bir çaba olarak iyi yönde değerlendirilebilir.
Dünyayı daha iyi bir yer haline getirme misyonları, onları kendini görevine adamış birer öğretmen yapar. Kusursuzluğu hedefler ve başkalarına da en iyi olanı takdir etmeyi öğretmek isterler. Kesin bilgiyi tespit etme, araştırma, aktarma ve insanların yaşamlarını kökten değiştirebilmelerini sağlayacak kesinliğe ulaşma yönünde şiddetli bir istek duyarlar.
Çekici Ortamlar
Örgütlenme ve titizlikle üzerinde durulması gereken ayrıntılar içeren işler, Birlere çekici gelir. Öğretim, muhasebe, yapısal örgütlenme ve uzun vadeli planlama… Görgü kurallarına, protokole ve toplumsal resmi prosedürlere uyulan ortamlardan hoşlanırlar. Araştırmacı, dilbilgisi uzmanı, vaiz… Kurallara kesin bağlılık gerektiren dinlere ve inanç sistemlerine katılırlar. Kökten dinciler, partizan solcular, aşırı ahlakçılar… Yürürlükteki prosedürlere uymayı zorunlu kılan İşlere yönelirler. Hakem, hâkim ve asker olabilirler.
İtici Ortamlar
Karar verme aşamasında hata riski taşıyan ya da şiddetli muhalefetle karşılaşabilecek önemli kararların verilmesini gerektiren iş ortamlarını itici bulurlar. Birden çok bakış açısını kabullenmeyi ya da değişik düşüncelere hoşgörü gösterilmesini gerektiren etkileşimlerden uzak durmaya çalışırlar. Kesin çizgiler doğrultusunda değil, değişken ya da eksik bilgiye dayanarak karar vermeyi gerektiren işlerden hiç hoşlanmazlar.
Yakın İlişkiler
Bir Mükemmeliyetçi’nin en derin gereksinimi, mükemmel olmasa bile sevildiğini hissetmektir. Sevgiyi, ancak iyi bir davranışın karşılığında elde edilebilecek bir şey olarak gören Birler, kendilerinde mükemmel olmayan bir yan bulduklarında sevilmeyeceklerini hissederler ve eşlerinin onları oldukları gibi, karakterlerinin iyi ve kötü yanlarıyla sevebileceğine inanmakta güçlük çekerler.
Yakınlık arttıkça küçük günahlar da dev aynasında görülmeye başlanır. Ya sinirlenirsem? Ya sanat zevkimi beğenmezse? Mükemmeliyetçiler, tavırlarındaki ya da alışkanlıklarındaki bir şeyin eşlerine kesin olarak itici geleceği varsayımıyla yaşarlar. Bu nedenle de yakın ilişkilerde karanlık yönlerini gizli tutmaları gerektiğine inanırlar. Yakın ilişkilerde kendilerini sürekli gözetim altında tutmak, ciddi bir gerginlik yaratır. Zevk ve mutluluğun hak edilmesi ve kazanılması gerektiği inancı ve kötülüğün kendini göstermesiyle eşin uzaklaşıp gideceği endişesi, bu gerginliğin daha da artmasına neden olur.
Gerilim düzeyi kritik bir hal aldığında, Birler kendilerini reddedilmeye o kadar açık hissederler ki kendilerini korumak için eşlerini eleştirmeye başlarlar. Eşin sonunda uzaklaşacağından emin olunca kavgalar baş gösterir. “Bu işe daha fazla uzatmadan bir son verelim daha iyi!” Birler genelde, kendi öfkelerinin yoğunluğunu ya da dile getirilmeyen yargıların, karşılarındakilere sözlü olmayan yollardan da aktarıldığını fark edemez ve yoğun eleştirilerin, en az doğacak sonuçlar kadar can yakıcı olduğunu göremezler.
Birler mükemmel ilişki arayışındadır. Bu da iyi ve kötü niteliklerin aynı insanda var olduğunu kabullenmeyi zorlaştırır. Kendilerini, eşin ilişkiye getirdiği kusursuzluğa adamak isterler ve bunun sonucunda da eşlerini bir kaidenin üzerine yerleştirir, her türlü karakter zayıflığını affeder, olumlu ve olumsuz kişilik özelliklerinin bir arada var olduğunu göremeyecek bir duruma gelirler. Bir insanın iyi bir yanım gördükleri anda, arzu edilmeyen yanlarının ıslah edilebileceği umuduna kapılırlar. Mükemmeliyetçiler, âşık olduklarında yargılayan düşüncelerden oluşan savunma duvarlarının uzun bir dönem için ortadan kalktığını anlatırlar.
Hangi Kişilik tarzında olduğunu öğrenmek tabi ki çok önemlidir, lakin tarzınızın hangi seviyesinde olduğunu öğrenmekte bir o kadar önemlidir. Bu kadar emek verip tarzınızı öğrendiniz. Aşağıdaki butonu tıklayıp sadece 14 soru daha çözerek seviyenizi öğrenmenizi tavsiye ederiz.

Ünlü Birler
Zeki Müren, İsmet İnönü, Ralph Waldo Emerson,George Bernard Shaw, Ajda Pekkan, Al Gore, Ali Eyüpoğlu, Bülent Ersoy, Charles Diekens, Colin Powell, Condoleezza Rice, Donald Rumsfeld, Erol Evgin, Fazıl Say, Harrison Ford, jj Harry Truman, Hillary Clinton, j Dr. Jack Shephard (Lost), Jodie Foster, John Paul II, Margaret Thatcher, Meryl Streep, Murathan Mungan, Noam Chomsky, Orhan Pamuk, Polat Alemdar (Kurtlar Vadisi), Rahmi Koç, Sabih Kanadoğlu, Yaşar Nuri Öztürk.